top of page
Yazarın fotoğrafıSOL Genç

Söz bizim, gelecek bizim!

11 Mayıs Cumartesi günü Ankara'da, SOL Genç olarak 21 ilde 100'den fazla gençle Türkiye Gençlik Forumu gerçekleştirdik. Bu forumlar, her yerde gençlerin buluştuğu, sorunlarını tartışıp çözüm yolları ürettiği, mücadele programlarını oluşturduğu ve Meclis'e taşımak üzere Türkiye'nin dört bir yanında, illerde, üniversitelerde çeşitli birimlerde gerçekleştirilen buluşmalarla hazırlandı. Bu şekilde, forumlarda birikmiş olan tartışma ve deneyimler Türkiye Gençlik Forumu'na taşındı.

Forumların temel özelliği, gençlerin kendi söz ve eylemleriyle bir araya gelerek gençlik mücadelesinin çağrıcısı olmasıdır. Gençleri pasif bir konuma sıkıştıran ve popüler medya figürlerinin etrafında toplanmaya çağıran seyirlik siyaset anlayışına karşı çıkıyoruz. Ekonomik krizle, gericilikle baş etmek zorunda kalan, geleceksizleştirilen biz gençlerin üniversiteleri, liseleri ve sokakları kazanma mücadelesinde en geniş gençlik kesimlerine ulaşarak özgür tartışma ortamlarını çoğaltmayı önümüze koyuyoruz çünkü "söz bizim, gelecek bizim"dir. Forumlar sürecinde bir araya gelmemizin nedeni, bireysel kurtuluş yalanlarının yerine gençlerin birlikte mücadelesinin gerçek değişimlerin anahtarı olduğunu bilmemizdir.

Birçok farklı ilden, üniversiteden, liseden ve çalışan genç arkadaşlar yaşadığı sorunları ve bu sorunlarla nasıl mücadele edebileceğimizi tartıştı. İlden ile farklılıklar olsa da çoğu gencin dertlerinin ortaklaştığı görüldü. Söz kullananların değindiği temel gündemler barınma sorunu, gıda eksikliği ve beslenme sorunu, ulaşım sorunu, hayat pahalılığı ve fahiş fiyatlara ulaşan eğitim masrafları, MESEM-ÇEDES gibi uygulamalarla gericileşen-dincileşen ders içerikleri, genç kadınların sorunları, baskı ve yasaklar, niteliksiz eğitim ve gelecek kaygısıydı.

Öğrencilerin, üniversite bileşenlerinin üniversitelerdeki karar alım süreçlerine dahil edilmemesi, AKP-MHP iktidarının “temsili” kayyumlar tarafından türlü bahanelerle şenliklerin yasaklanması, çeşitli engellemelerle özgürlüğümüzün kısıtlanması, kampüslerimizin ranta açılması, öğretim elemanı ve derslik yetersizliğinden akademik eğitimin giderek eksik kalması, çalışmak zorunda olduğu için gençlerin artık okulunu dahi dondurmak zorunda olması gibi konular da forumda tartışılan gündemler arasındaydı.

AKP’nin kindar-dindar nesil yaratma amacıyla uyguladığı laiklik karşıtı politikalarıyla, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeliyle, ÇEDES’le beraber liselere, manevi danışman adıyla da KYK yurtlarına atanan din görevlileri liselilerin nitelikli bilimsel eğitime ulaşmasını engelliyor, öğrenciler üstünde baskı yaratıyor. Yaklaşık 300 bini 15 yaş altı olan 1,5 milyon MESEM’li genç ise çocuk işçi, ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Yoksulluk kıskacına sürüklenen gençler ihmallerle, güvencesiz çalışma şartlarıyla hayattan koparılıyor. Gericilik ve yoksulluk hayatı ve kampüsleri olduğu gibi liseleri de işgal ediyor.


20-30 bin kişilik okullarda yalnızca 6-7 bin kişilik yurtlar olması birçok genci evsiz bırakıyor, tarikat yurtlarına hapsediyor. Yurtlara ayrılması gereken ödenekler cemaatlere, sermayeye, ranta ayrılıyor. Barınma sorununu yatak sayısını artırarak çözmeye çalışan AKP, gençleri 6-8 kişilik koğuştan bozma odalarda yaşamaya mecbur bırakıyor.

İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden, 6284 gibi hukuki kazanımları itibarsızlaştıran siyasal İslamcı rejim genç kadınların hayatına doğrudan müdahale ediyor. Kampüsler şiddetin, tacizin çoğaldığı alanlar haline geliyor. Yurtlarda uygulanan cinsiyetçi politikalarla kadın öğrencilerin üstündeki baskı giderek artıyor.

Birçok sorunla baş başa bırakılan gençler umutsuzluğa sürükleniyor. Binlerce genç gelecek kaygısı yaşıyor. Psikososyal desteklerin yetersizliği ise gençlerin yaşadıkları sorunlarla, akademik baskıyla, gelecek kaygısıyla mücadele etmesini zorlaştırıyor.

Yaşanan ekonomik krizin faturasının halka, gençlere kesilmeye çalışılmasıyla birlikte yurt, ring sorunu, okul masrafları gibi, içi boşaltılan eğitim, kampüslerimizde güvenle dolaşamıyor olmamız gibi bugün birçok gencin yaşadığı ve forumda da tartışılan sorunların birbirinden kopuk sorunlar olmadığı, hepsinin bir bağlam içerisinde, kapitalizmin ve emperyalizmin, bu sistemin göstergesi olan AKP-MHP iktidarının, sermayenin yarattığı sorunlar olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgusu da yapıldı.

Bütün bunlara karşın üniversitelerde, liselerde ve hayatın daha birçok noktasında yakın zamanda ODTÜ’de, Hacettepe’de, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde olduğu gibi gençlerin hakları için mücadele ettiği, sesini çıkarttığı, direniş ve dayanışma kültürünü yaşattığı pratiklerin de yaygınlaştığını görüyoruz.

Bu açıdan alternatifi yaratma noktasında nitelikli bilimsel eğitim, barınma, beslenme, ulaşım ve benzeri temel toplumsal talepleri örgütlemek, sorunların öznesi gençleri çözümlerde de özne kılmak, bunun için de gençlerin doğrudan parçası olabilecekleri özgür tartışma ortamlarını yaratmak, meclisleri çoğaltmak gençliğin demokratik birleşik mücadele hareketini yaratmak için hangi güzergâh sorusuna da bir cevap oluşturuyor. 

Bu sebepten forumlarda biriken tartışmaların taşındığı, Türkiye’nin birçok yanından gelen gençlerin sorunlarını, buna ve bu sorunların yaratıcılarına karşı çözümleri tartıştığı Türkiye Gençlik Forumu, yapılan ve yapılacak olan forumlar, tartışmalar gençliğin sahici talepleri için vereceği mücadeleyi de şekillendirme açısından fazlaca önem taşıyor.

Kolektif bir siyasetin temeli olarak gençliğin söz ve eylemine dayanan bir yaklaşım benimsiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, gerçek değişimler gençlerin birleşik mücadelesiyle mümkün olacaktır!

33 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page